sinema2

sinema

 

Tiyatro eserleri ve romanlardan uyarlama dönemi

Film pazarı önceleri Fransızların elindeydi. Zanaat aşamasını geçen Charles Pathé, 1900’de Vincennes’de bir film şirketi kurdu. Bu firma yalnız çekim ve gösterim malzemesi üretmekle kalmıyor; ham film üretiyor, filmlerin banyo edilmesi için atölyeler kuruyor, hemen her yanda stüdyolar inşa edip, kendi filmlerinin dağıtımını yapıyordu. Bu gelişmeler Léon Gaumont’un ve “Eclair” şirketinin, Charles Pathé’yi izleyerek sektöre girmelerine yol açtı. 1908 yılından I. Dünya Savaşı öncesine kadar, filme alınan tiyatro eserleri modası yaşandı. Fransız tiyatrosunun neredeyse tümü filme çekildi.

Fransa’daki gelişmeye paralel olarak İtalya, Rusya ve İsveç’te; hatta Osmanlı İmparatorluğu’nda sinema için ciddi adımlar atıldı. Osmanlılar belki de gölge oyunu Karagöz-Hacivat’a aşina oldukları için bu yeni buluşu çabucak bağrına bastı. Öyle ki Lumiére kardeşlerin 28 Aralık 1895'deki ilk gösteriminden birkaç ay sonra, Yıldız Sarayı'nın hokkabazlarından Bertrand'ın çalışmaları sonucunda 1896‘da ilk sinema gösterimi yapıldı. Bunu diğerleri izledi ama zamanın padişahı II. Abdülhamid‘in kendisine yapılabilecek olası bir suikastı önleyebilmek amacıyla İstanbul‘a elektrik bağlanmasına izin vermemesi, ilk yerleşik sinemanın açılmasını 1908 yılına erteledi.

Tiyatro modasının ardından sine-roman modası başladı. Victorien Jasset “birkaç bölümlü” seri filmleri icat etti ve Eclair firması için 1908’de büyük başarı kazanan ilk “polisiye” serisini; Nick Carter’ları, ardından Zigomar serisini ve 1913’de Protéa’yı çekti. Jasset hemen her yere çıplak kadınlar koyan, akılcı ve nevrozlu bir yönetmendi. O dönemin bir diğer önemli yönetmeni ise (Fantoma serisi: Judex, Vampirler) “seri” ve sine-romanlar çeken Louis Feullade. Yönetmen, sonraları İki Küçük Kız ve Yetim Kız olmak üzere iki film daha çekti.Yine de, üretime sine-romanlardan çok güldürü filmleri egemendi. Fransız Güldürü Okulu bu konudaki üstünlüğünü dünyaya kabul ettirdi. Bu yıllarda sinema hemen her yerde gelişimini sürdürdü. Danimarka, İsveç (Sjöström ve Stiller’in yönetmenlikleri sayesinde) ve özellikle yapımcıların doğal dekor ve sinema yöneticiliğinin tüm olanaklarını sonuna dek kullanabildikleri İtalya bunların başında gelir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise Griffith, Ince ve Mack Sennett gibi iyi yönetmenler, etkileyici sahneye koyma denemelerine giriştikleri uzun metrajlı filmler çektiler.

İlk sinema tekeli

Griffith, Ince ve Mack Sennett, o dönem sinemasının üç büyük yapımcısının (Aitken, Adam Kessel ve Charles Bauman) denetimindeki üç ayrı şirket adına tek bir şirket kurdu. Bu yeni şirket, 1915-1917 arasında 400 film çekti ve ABD ile İngiltere’de 4500’den fazla sinema salonunu denetler duruma geldi. Bu hızlı yükselişe rağmen, 1917’te Griffth’in "Hoşgörüsüzlük" adlı filminin uğradığı ticari başarısızlığın ardından dağıldı. Muazzam bir servete malolan bu film, çekildiği dönemde vasat kabul edildi ancak bugün sessiz sinema sanatının en büyük eserlerinden ve sinemanın başyapıtlarından biri sayılıyor.

1 |2 | 3 | 4

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol