muzik2
müzik
Amerika, 60 sonları ve psikedelik rock...
Amerika’da, o yıllarda Bob Dylan rock’n roll’u daha da farklılaştırarak, gene müzikal gelişime katkı sağlamış oluyordu, hatta daha sonradan “60 gençliğinin lideri” ünvanını aldı. 65’te çıkardığı albümlerinin baş döndürdüğü bu süreçte, Dylan artık tam bir rocker’dı. Konserleri, zaman zaman ayaklanmalara dönüyordu. Bob Dylan ve benzeri şarkıcılar, artık birer şaire dönüşmüşlerdi. Protest şarkılarıyla, ilginç şeyleri konu ediyorlardı. 66 ve sonrası, daha farklı tarzlar deneyen rock grupları türedi. Dönemin protesto yürüyüşleriyle aynı çağı yaşayan rock, sonunda kendini asit’e kaptırdı. 1966 başına kadar kullanması yasal olan LSD ve rock, kendini “trip”e, yani asitli yolculuğu öven bir tarza dönüştürmüştü. Jefferson Airplane ve Grateful Deads gibi yerel gruplar, bu akımın öncülerindendi.
Başta folk rock topluluğu olarak ortaya çıkan Jefferson Airplane, özgür aşktan, toplumsal konulardan ve halüsinojenlerden bahseden şarkılarıyla, kendini iyice hippi hareketinin içinde bulmuştu. Bu tarza, psikedelik rock adı verildi. Plak şirketleri, bu başarıya şans vererek Janis Joplin, Carlos Santana gibi sanatçılara da yer verecekti. 66’da ortaya çıkan The Doors grubunun solisti Jim Morrison, sahne performansı ile dikkatleri üzerine çekmişti. Jim Morrison, hayranları tarafından göklere çıkarılan, asi bir kuşağın sözcüsü olmuştu adeta. Psikedelik rock, kendisini tam olarak Büyük Britanya’daki bir konserde gösterdi. Bu konserde ilk kez sahneye çıkan gruplardan biri, Pink Floyd’du. Oldukça ilginç ışık gösterileri ve psikedelik söz ve müziklerden oluşan şarkılarıyla Pink Floyd, başta Alman topluluklar olmak üzere, pek çok topluluğu etkiledi. Bu gruplar sayesinde rock, ciddiye alınmaya başlandı. O zamanların en önemli tartışma konusu, rock müziğin sanat müziği olup olmadığıydı. The Doors ve Pink Floyd, günümüzde hâla inanılmaz bir hayran kitlesine sahip ve hâla çok fazla dinlenen şarkıların sahipleri.
70’ler ve sonrası
Jimi Hendrix, Janis Joplin, Leonard Cohen, Tom Waits derken 70’li yıllara gelindi. Rock, birçok alt tür edinmişti ve edinmeye de devam ediyordu. Brian Eno, Genesis, U2, Elton John gibi daha yumuşak rock yapan isimler, yetmişli yıllarda kendilerini gösterdiler. Rock artık inanılmaz popülerdi. Punk rock tam da bu sıralarda kendini gösterdi. 60’lı yılların punk’ının kendini beğendirme kaygısı olmayan duruşunun, rock’ın popülerliğini eleştirişi, fazla sürmedi. Punk da kısa sürede endüstri tarafından ele geçirilerek moda bir tür oldu. 80’li yıllarda ise, bir heavy metal patlaması yaşandı. Rock’ın çok daha serti diyebileceğimiz heavy metal, içinde mutlaka küfür ve karşı koyuş içeren sözler bulundurmaktaydı. 80’li yılların sonunda, yeni rock anlayışını getiren Amerika Seattle kenti oldu.