seslendirme zor zanaat

Seslendirme zor zanaat

Seslendirme zor zanaat“For khala is my strength, for our strength is eternal!”

Bu unutulmaz cümleyi hatırlayan var mı aranızda? Evet, bildiniz, Starcraft!

“He who commands the past conquers the future, he who conquers the future commands the past.” Bu da Command and Conquer ahalisinin mottosu haline gelen o muhteşem replik.

Max Payne de müthiştir mesela: “I lied to myself that it was over. I was still alive. My loved ones were still dead. It wasn't over!” der ve şöyle devam eder: “They wanted Payne, they’ll see the pain!”

Peki ya bunlara ne dersiniz?

“Even death cannot save you!” - Diablo

“I’m blind, not deaf!” - Warcraft

“You wanna piece of me boy!” – Starcraft

“Kill him my robots!" - Impossible Mission (hey gidi Commodore 64!)

“Orriva di toppa! Miyagara şuttoooo! Waatthaa ya beeeee! Şuto miss! Yooşiiii!” - Winning Eleven

“Koman si nana? Terima! Hov mak manimi heyıma!” – The Sims

“Ooeaarghhh!!” - Civilization

Gördüğünüz gibi giderek abartmaya başladık. Oyun oynamak böyle bir şey işte. Oyunun senaryosu, kurgusu, görüntüsü işin en önemli kısmı gibidir, ama yine de en çok akılda kalan şey oyunda geçen replikler olur hep (En azından bizim için öyle oluyor). Oyun endüstrisi de bu işin farkına varmış olacak ki bu işe acayip yatırım yapıyorlar, hatta kimi zaman oyunları seslendirmesi için ünlülere teklifler götürüyorlar. Tabii ki bilgisayar tarafından seslendirilen oyunlar da var, ama ‘ünlülerin sesi’ fikri o kadar tuttu ki, oyun piyasası, suni sesleri bırakıp Hollywood'un yolunu arşınlamaya başladı bile.

İsterseniz gelin bu konuyu bir de işin uzmanına soralım. TechTV , bir zamanların başarılı aktörlerinden (eski Batman), şimdi de oyun dünyasının popüler seslerinden Adam West’le bu konuda güzel bir röportaj yapmış:

TechTV: İsterseniz önce XIII’den başlayalım. Bu oyundaki General Carrington’ı siz seslendiriyormuşsunuz galiba.

Seslendirme zor zanaatA.W.: Evet. Acayip bir şey bu, video oyunlarını seslendirmek gerçekten olağanüstü. Şöyle anlatayım isterseniz; “XIII”de General Carrington’ım ben, benden başka David Duchovny (“X-Files” dizisinin yıldızıdır kendisi) ve rapçi Eve var. Oyunun nefis bir hikayesi var, inanılmaz sürükleyici. Bu işin bu kadar hoşuma gitmesinin en önemli sebebi, beni hiç kasmaması. Film çekmekle kıyaslayamam bile. Filmde oynarken, yüzünüze tonla makyaj yapıp adınızın yazıldığı bir sandalyeye oturursunuz ve ışıkların yanmasını beklersiniz. Oyunda ise elinizi kolunuzu sallayarak stüdyoya gidiyorsunuz ve inanılmaz eğlenceli bir hikayenin parçası oluyorsunuz. Sıkılmak aklınıza bile gelmiyor. Zaten kendinizi rolle bütünleştirmeniz ve onunla aynı kişi olmanız gerekiyor. Bu da bayağı bir emek ve tabii ki yetenek gerektiriyor.

TechTV: Oyun seslendirmek kaç gününüzü alıyor, bir gün mü, bir hafta mı? Film dublajlarında olduğu gibi diğer aktörlerle birlikte aynı anda mı seslendirmeniz gerekiyor?

A.W.: İşte bu da işin diğer bir güzel yanı. Bazen sadece üç saatte bitiyor. Diğer aktörlerle aynı anda seslendirmemiz gerekmiyor, hepimizin işi ayrı. Kendinize uyduğu an stüdyoya gidiyorsunuz ve kafanıza göre takılıyorsunuz. Yanınızda sadece yönetmen ve teknik ekip oluyor. Onların da hiç umurunda değil zaten. Herkes kendini oyuna o kadar kaptırıyor ki sizin orada olduğunuzu bile unutuyorlar.

 

Seslendirme zor zanaatTechTV: Sesinizi sadece oyun dünyasında kullanmıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla. “Family Guy” adlı çizgi filmde de siz varsınız.

A.W.: Evet, o da var, “The Simpsons” da var. Ve bunun yanı sıra pek çok reklam işi var, saymakla bitmez.

TechTV: Oyun seslendirmekle çizgi film ve reklam filmlerini seslendirmek arasında nasıl bir fark var sizce?

A.W.: Aslına bakarsanız çok acayip bir fark yok. Çünkü her ikisinde de işin güzel yanı kimsenin oturup ne yaptığınızı izlememesi. Seslendirdiğiniz karakterin hakkını vermek için harcamanız gereken bir enerji var ve bunu yaparken yalnız olmak güzel bir şey. Ciddiyim.

TechTV: Peki oturup da bu oyunları oynadınız mı hiç?

A.W.: İtiraf ediyorum, evet. Evde bir ton çocuk vardı ve ben kendimi onlarla oyun oynarken buldum. İnanılmaz iyilerdi, çok utandım. Yine de oynamama izin verdiler, sonuna kadar dayandım, ama ne kadar hızlı olduklarını size anlatamam, inanılmaz bir şey bu.

TechTV: Bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz? “XIII”den bu kadar zevk almış olmanız sizi diğer oyunlar için de heyecanlandırıyor mu? Kendinizi oyun seslendirme dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor musunuz?

A.W.: Zevk almanın dışında başka şeyler de var tabii ki. Bir kere işin para kısmı da önemli. Ayrıca dediğim gibi yüzünüzde makyajla bir saat “Işık! Motor!” sesini beklemek zorunda değilsiniz. Yapmanız gereken tek şey evde biraz çalışmak, kendinizi role hazırlamak ve gelip zevkle işinizi yapmak. Bu kadar.

Burası işin keyifli ve pembe olan kısmı. Ama gelin bir de eziyet çeken tarafı dinleyelim:

Hollywood ahalisini oyun dünyasına aktarma konusunda uzmanlaşan Blindlight şirketinin genel müdürü Lev Chapelsky, şirketin işlerinin gün geçtikçe büyüdüğünü ve ‘oyun seslendirme (voice-over)’nin ileride müthiş bir iş sahasına dönüşeceğini savunuyor. “İşin en zor kısmı, karaktere uygun yıldızı bulmak ve onu buna ikna etmek. İlk düşündüğünüz yıldız her zaman geri teper, bu böyle. O yüzden her zaman birkaç tercihiniz olmalı ve asla yılmamalısınız.”

Chapelsky’nin dediğine göre işin ikinci zor kısmı, prodüksiyon ekibiyle ve oyunun pazarlama departmanı arasında yaşananlar. Diyelim prodüksiyon ekibi, oyundaki karaktere müthiş uyan ve işe ikna olan bir aktör buluyor, oyunun üretildiği firmaya götürüyor. İşte burada devreye pazarlama departmanı giriyor ve sizin bu çabanıza “I-ıh, bu bir isim değil” gibi sinir bozucu bir cevap verebiliyor. Bu noktada her iki tarafın da iyi niyetli ve uzlaşmaya hazır bir durumda olmaları gerekiyor.

Seslendirme zor zanaat“Eğer teklifinizi gerçek bir yıldıza götürdüyseniz, büyük ihtimalle duvara toslayacaksınız demektir. Amacınıza ulaşmak için ret cevaplarına karşı nasıl bir tavır takınmanız gerektiğini çok iyi bilmeniz gerekir, nerede almanız, nerede vermeniz ve nerede durmanız gerektiğini.”

Aslına bakarsanız bu seslendirme işi, oyunun yapım aşamasına sadece son çeyrekte dahil ediliyor. Ama oyunun yapımcıları eğer ünlü bir ses arıyorlarsa, o zaman bu işe fazladan vakit ayırmak zorundalar. Çünkü Chapelsky’nin dediğine göre, “Anlaşmaya varabilmek bazen aylar alıyor.”

Peki Chapelsky bu işin geleceğini nasıl görüyor? “Açık söylemek gerekirse son derece umutluyum” diyor ve devam ediyor, “Oyun yapımcıları, teknolojinin gelişimine orantılı olarak dolu dizgin ilerliyor. Oyunu nasıl yapacaklarını, bir oyunla nasıl şehirler, kıtalar ve hatta galaksiler inşa edeceklerini iyi biliyorlar. Bu işin teknik kısmı. Ama her şeyi değil. Bunun daha senaryo kısmı, hikayenin işi en iyi bilen yazarlarca kaleme alınması, doğru seslerle seslendirilmesi ve en uygun müzikle donatılması var. İşin bu kısımları yapımcı firmanın dışında kalmalı ki bizim gibi firmaların önü açılsın ve iş sahası genişlesin. Oyun müzikleri üreten yerler var, birkaç tane de seslendirme işiyle uğraşan firma var, ama özel olarak oyun senaryosu yazan kimse yok. Biz diğerleri kadar bu işin de büyümesini ve oyun dünyasındaki yerini almasını istiyoruz. Göreceksiniz, bir gün herkes bu işe bir köşesinden bulaşacak, ister üreterek, ister oynayarak.”

Dediğimiz gibi, bu iş Hollywood’da giderek tutmaya başladı. Şimdilik ek iş olarak duruyor, ama zamanla başlı başına bir meslek türü olacağını görür gibiyiz. Chapelsky’ye de azmettiği yolda başarılar diliyoruz, Diablo’da Deckard Cain’in dediği gibi “May the true light be your guide!” - (Gerçek ışık rehberin olsun)

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol