seramik
seramik
"Tanrı bir çömlek ustasıdır ve biz insanlar onun kiliyiz. Onun tornası sürekli döner ve bizleri istediği gibi şekillendirir. Kimimizi testi, kimimizi çömlek, kimimizi saksı, kimimizi lamba şeklinde yaratır. Bazılarımız su, bazılarımız şarap, bazılarımız süt veya bal, bazılarımızsa ışık taşırlar. Kırılırsak O buna aldırmaz ve geri dönüp bize bakmadan yeni kaplar yapmaya devam eder." Nikos Kazancakis
Her şeyi başlatandır aslında toprak. Ve toprağın ateşle dansıyla başlar seramiğin öyküsü.
Seramik Yunanca’da “kil” anlamına gelen keramikos sözcüğünden türemiş. Kil suyla karıştırıldığında kolayca biçimlendirilebilen bir hamura dönüşüyor, pişirildikten sonra da sert, sağlam, değişmez bir yapı kazanıyor. Seramiğin hammaddesi kil ve seramik; elde, kalıpta veya tornada biçimlendirilmiş, fırınlanmış her tür eşyanın genel adı. Ham maddesi metal oksit veya ametal karışımlarından oluşuyor; yani kil, kuvartz ve feldispat maddeleri ana bileşenleri olan ve ısıl süreç ile moleküler dizilimi gerçekleşen bir madde.
Seramik toprağın ateşte sertleşmesi ile keşfediliyor. İnsanların suyu taşıma ve saklama ihtiyaçlarından dolayı seramik bulunmuş ve yüzyıllardır kap kacak yapımı ve yapı tuğlası amacıyla kullanılmış. Seramik yapılırken, kile üretilecek ürüne göre su eklenerek seramik hamuru elde ediliyor. Sonra fırınlanarak bisküvi denilen yarı mamul elde ediliyor. Daha sonra çeşitli tekniklerle şeffaf ya da renkli olarak sırlanıp tekrar fırınlanıyor.
Bilinen kaynaklara göre seramiğin en eski örnekleri Anadolu’da yeni taş döneminde bulunmuş. Bu dönemden sonra seramik sanatı M.Ö. 3500 Kalkolitik devir, M.Ö. 2500 - 1000 Truva, Hitit; M.S. 11. ve 13. yy’larda Selçuklu ve 10. yy’da Anadolu'ya gelen Osmanlılara miras kalmış ve günümüze kadar ulaşmış.
Seramiğin günümüzde birçok kullanım alanı var. Mimari yapıların iç ve dış yüzeylerindeki sırlı ve sırsız kaplama elemanları, günlük yaşama ilişkin kullanım eşyaları, fonksiyonel olmayan seramik objeler, ileri teknoloji alanı ve sanat alanında kullanımları bunlardan birkaçı. Seramik sanatı; çömlekçilik, çinicilik, tuğla ve kiremit üretimi olarak gruplandırılabilir.
Çömlekçilik; çömlekçi çarkı, basit tezgâh veya elle şekillendirilen kapların üretimi anlamında. Aslında çömlekçiliğin başlayıp devam etmesi, göçebe kavimlerin yerleşik hayata geçmesiyle olmuş. Anadolu’da Neolitik dönemden beri çömlek yapıldığı biliniyor. M.Ö. 3. bin yıllarında çömlekçi çarkı bulunmuş. Daha önceleri elle şekillendirilen ve açık ateşte pişirilirken çömlek, çömlekçi çarkıyla beraber çarkta şekillenmeye ve ilkel fırınlarda pişmeye başlamış. Çömlekler çamur yumuşakken şekillendiriliyor; fırında pişirilerek, sırlı ya da sırsız şekilde çanak, çömlek, vazo, vb. şekillere dönüştürülüyor.