oynak bir tarih yazisi1

Oynak bir tarih yazısı - 2

Oynak bir tarih yazısı - 2Bu dizinin ilk bölümünde Frederik Monopoli, Ludwig Yo-yo, Karlmichael Puzzle, Richard Teddy Bear ve Erno Rubik'in hayat öykülerini anlatmıştık. İlahi, hala kanıyorsunuz hemen. Olur mu öyle şey, Karlmichael Puzzle'mış, daha neler... Gerçi Erno Rubik hakikaten oyunu icat eden kişi ama...

Barbie: Kendisi aynı anda başarılı bir işkadını, bir rock grubunun gitaristi, futbol oyuncusu ve bir evkadını olabiliyor. İnanması biraz güç ama Barbie bebek aslında Barbara Handler adlı gerçek bir kadınmış. Tabii aynı anda hem rahibe hem de süper model filan olduğunu hiç sanmıyoruz.

1950'lerin başında Barbara'nın annesi Ruth, kızının ve arkadaşlarının yetişkin kadın bebekleriyle oynamayı normal bebeklerden daha fazla sevdiklerini farketmiş. O zamana kadar yetişkin bebekler sadece kartondan yapılıyormuş. Ruth Handler, gerçeğe çok yakın üç boyutlu bir bebek yapmaya karar vermiş.

Konuyu oyuncak şirketi Mattel'e iletmiş, ancak tümü erkeklerden oluşan yönetici kurul teklifi ciddiye almamış. Bunun üzerine Ruth, Almanya'ya gitmiş ve orada satılan "Lilli" adlı bebeklerden almış. Ona benzeyen bir bebek yapmış, hatta giysilerini tasarlaması için profesyonel bir terzi bile tutulmuş. Bebeği ellerinde gören Mattel yöneticileri daha fazla direnememişler ve Ruth'un kızından ismini alan ilk Barbie bebekleri 1959'da piyasaya çıkmış.

Küçük kızlar bebeğe saldırmışlar. Barbie, tanesi 3 dolardan 1 yılda 351,000 tane satılarak rekor kırmış. Bugün Barbie bebekleri, oyuncak tarihinin en karlı fikri olarak bir milyardan fazla satmış durumda. Üstelik 1961'de doğan ve adını Ruth Handler'in oğlundan alan Ken, 1963'de doğan Midge, 1965'de doğan Skipper, 1968'de doğan ilk zenci Barbie bebek Christie, Barbie'nin 1995'de doğan kardeşi Kelly ile aile iyice genişlemiş durumda. Barbie'nin 1997'de tanıştığı tekerlekli sandalyeli bir arkadaşı bile var: Share a Smile Becky. Barbie'nin 50 yıl içinde heves ettiği meslekler de saymakla bitmiyor: doktor, itfaiyeci, dişçi, astronot, paleontolojist, iş kadını, polis, UNICEF gönüllüsü, atlet ve hatta başkan adayı.

Oynak bir tarih yazısı - 2Trambolin: George Nissen, 1930'da gittiği bir sirkte trapez gösterileri yapan akrobatların, gösteri bittikten sonra güvenlik ağına atlamaları ve arkasından oradan zıplayarak havada şık hareketler yaptıktan sonra yere inmelerini dehşetle seyretmiş. Daha 16 yaşındaymış ve liseden erken mezun olduğu için bol olan boş vaktini spor yaparak değerlendiriyormuş. Aynı mekanizmanın daha ufağını yapabilirse jimnastikçilerin bunu havada hareketler yapmak için kullanabileceklerini düşünmüş ve ilk denemesini aynı akşam yatağında yapmış. Sonuçta garajdan kolayca çıkarabilmek için yuvarlak şekilli olarak tasarladığı ilk trambolin tutulmuş ve jimnastik salonlarının, okulların beden eğitimi derslerinin standart aksesuarı haline gelmiş. Ne yazık ki bu ilk yuvarlak tasarım sadece bir ilk denemeymiş. George Nissen, daha sonra çok daha iyi zıplanılan üçgen ve kare trambolinler yapmış ama bir kere yuvarlak tutulduğu için bunlar için artık çok geçmiş. Jimnastikle ilgili 40 patenti olan Nissen bugün 91 yaşında ve bu yuvarlak dizayndan hala şikayetçi. 91'e dikkatinizi çekeriz, spor hakikaten ömrü uzatıyor demek ki...

Hula-hop: Filmlerden, hadi spesifik olalım, Hudsucker Proxy'den bildiğiniz kadarıyla hula-hop'ların 1950'lerin Amerikasında icat edilip çılgınlık haline geldiğini düşünebilirsiniz ama işin aslı öyle değilmiş. İnsanlığın ilk zamanlarından beri sert otlardan hula-hop yapılıyor ve deliler gibi çevriliyormuş, bu konuda mağara resimleri bile varmış. 3000 yıl önce Mısırlı çocuklar, yaş asma dallarını halka yapıp güneşte kurutarak çeviriyorlarmış. 14. yüzyılda bu kez İngiltere hula-hop'lara sarmış. Üstelik bu kez sadece çocuklar değil yetişkinler de bu oyuncağın bağımlısı olmuş. O dönemden kalan kayıtlarda doktorların, hula-hop çevirirken kalp krizi geçiren ya da sırtını çıkaran bayağı bir hastayla muhatap kaldıkları görülüyor. Yani birkaç bin yılda bir ortaya çıkıyormuş bu çılgınlık.

Oynak bir tarih yazısı - 2Hula lafı, 1800'lerde Hawaii'ye giden İngiliz denizcilerin hula-hop çevirmekle (ki, o zaman buna böyle denmiyor elbette) hula dansının ne kadar benzediğini farketmeleri ile ortaya çıkmış (ki o zaman buna böyle denmeye başlanmış işte).

1957'de Avusturalyalı bir şirketin tahta hula-hoplar yapmaya başlaması ile çılgınlık modern halini almaya başlamış. Wham-O adlı Amerikalı bir firma bu oyuncağı fark edince, rengarenk plastik hula-hoplar üretmeye ve oyun parklarında bedava dağıtmaya başlamış. Bu tanıtım kampanyası işe yaramış ve hula-hop çılgınlığı Amerika'nın bu yüzyılda gördüğü en ciddi akım olmuş; dört ayda 25 milyon hula-hop satılmış! 1958'de başlayan bu çılgınlık 1960'ın ilk yıllarında unutulup gitmiş elbette.

Frizbi:

1900'lü yılların başında, Yale öğrencileri, annelerinin getirdikleri turta kalıplarını havada atıp tutarak oynanan bir oyun bulmuşlar. Uçan daire meraklısı Walter Frederick Morrison, 1940 yılında gittikçe moda haline gelen bu oyunda kullanılmak için UFO şeklinde diskler yapıp satmaya başlamış. Bu UFO'ları üreten Wham-O adlı firmanın başkanı Yale'de yapılan bir turta kalıbı atma yarışmasına şahit olunca oyuncakların ismini frizbi koymaya karar vermiş. Tabii yasal problemlerle uğraşmamak için ufak bir değişiklik yapıp "Frisbie" ismini "Frisbee"ye çevirmeyi unutmadan…

Oynak bir tarih yazısı - 2Lahana bebek:

Bu bebekler, her biri birbirinden farklı görünen ve doğum sertifikalarına sahip olan oyuncaklarmış. 1982'de bir oyuncak firması, Xavier'in hepsi birbirinden farklı el yapımı bebeklerinin lisansını alarak seri olarak üretmeye başlamış. Ancak fabrikasyon üretim bebeklerin kafaları, el yapımı olanlar kadar sevimli olmayınca yerlerine plastik kafalar yerleştirilmiş. Yünden saçları olan sevimli suratlarını hatırlıyor olmanız gereken bu bebeklere de artık ne akla hizmetse lahana bebek adı verilmiş. Lahana bebekler o kadar popüler olmuş ki onlara adanmış bir ansiklopedi ve 2000'de basılan kendilerine ait bir pul koleksiyonu bile var.

William Russel Frisbie adlı Connecticutlı bir fırıncı, 1870'lerde zekice bir pazarlama fikri geliştirmiş. Fırınında turta pişirmek için kullandığı ince kalıpların altına fırının ismi olan "Frisbie"yi yazdırmış. O zamanlar turtalar kalıplarıyla satılıyormuş ve kalıplar tekrar kullanılabiliyormuş. Yani bir turta alan, kalıbı kullanıp evde turtasını yapıyor, bir daha fırından turta almıyormuş. Fırıncı William'ın umudu, turta kalıplarının dibinde bu markayı gören kadınların, gidip bir tane almanın, evde yapmaktan çok daha kolay olduğunu hatırlamalarıymış.1976'da Xavier Roberts isimli bir sanat öğrencisi, annesinden öğrendiği battaniye yapma tekniği patchwork ile heykeller yapmaya başlamış. Bu teknikte, kumaş parçaları yama yapar gibi birbirine dikilir; belki siz de annelerinizden görmüşsünüzdür. Xavier, mezun olup el becerileri malzemeleri satan bir dükkanda müdür olduktan sonra elindeki imkanlardan faydalanıp "Little People" adlı oyuncak bebekleri yaratmış.

Oynak bir tarih yazısı

Bütün oyunların ve oyuncakların arkasında enteresan birer hikaye vardır. Sanıyor musunuz ki Frederik Monopoli bir gün "Bir emlak oyunu yapayım ve kendi adımı vereyim" demiştir? Sizi kandırmaya çalışıyoruz, lütfen saf olmayın, bugün bizi eğlendiren pek çok oyun ve oyuncak tesadüfen değil, parlak bir fikrin geliştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Buyurun, tarihin olabilecek en eğlenceli haline bir göz atalım.

Oynak bir tarih yazısı - 1
Oynak bir tarih yazısı - 1
 
 
Oynak bir tarih yazısı - 2
Oynak bir tarih yazısı - 2
 
 
Oynak bir tarih yazısı - Son bölüm
Oynak bir tarih yazısı - Son bölüm
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol